https://anlatilaninotesi.com.tr/20250512/1096156191.html
‘Artık her örgüt, yerel bazda kendi yolunu çizecek ama bağlantıları kopmayacak’
‘Artık her örgüt, yerel bazda kendi yolunu çizecek ama bağlantıları kopmayacak’
Sputnik Türkiye
Gazeteci Faik Bulut'a göre artık KCK ağı içindeki örgütler, yerel bazda kendi yollarını çizecek. PKK kadrolarının Avrupa'da Norveç'e gidebileceğini belirten... 12.05.2025, Sputnik Türkiye
2025-05-12T16:05+0300
2025-05-12T16:05+0300
2025-05-13T11:10+0300
eksen
radyo sputnik
radyo
radyo
faik bulut
devlet bahçeli
mazlum abdi
i̇ran
fransa
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e9/05/0d/1096170050_0:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_f2200bf39a5b7d3417bba98381cbace0.jpg
Ceyda Karan'la Eksen
Sputnik Türkiye
Ceyda Karan'la Eksen
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başlattığı, devletin de "Terörsüz Türkiye" adını verdiği süreç neticesinde terör örgütü PKK, kendini feshetme ve silah bırakma kararı aldı. PKK, geçen hafta toplanan kongrenin ardından yayımladığı sonuç bildirgesinde silahları bıraktığını ve kendini feshettiğini duyurdu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Umarım bu süreci barışla taçlandırırız" ifadelerini kullandı. İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ise "Yeni bir dönem başladı" mesajını verdi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’te partisinin grup toplantısında "Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" çağrısında bulundu. Bahçeli’nin açıklamasından sekiz gün sonra, 30 Ekim 2024’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürece dair net bir duruş sergileyerek Bahçeli’ye destek verdi. Erdoğan, Bahçeli’nin açıklamalarını “Tarihe not düşen, istikamet çizen” sözler olarak değerlendirdi. Sürecin siyasi boyutu genişledi. 26 Kasım 2024’te, DEM Parti, PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Bu başvuru, İmralı sürecinde ilk somut adım olarak kayda geçti. 27 Aralık 2024’te, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Parti'nin görüşme talebine olumlu yanıt verildiğini açıkladı. Ertesi gün, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile 4.5 yıl aradan sonra ilk görüşmeyi gerçekleştirdi. Yeni yılın ilk günlerinde DEM heyetinin adresi bu kez Edirne Cezaevi oldu. Heyet, tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ile bir araya geldi. Görüşme sonrası Demirtaş, "Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj ve provokatif söylemlerden uzak durmalı" açıklamasında bulundu. 27 Şubat 2025’te İstanbul’da bir otelde yapılan toplantıda Abdullah Öcalan’ın mektubu kamuoyuna okundu. Mektubunda “Silah bırakma çağrısında bulunuyorum ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” ifadeleri yer aldı. Ayrıca Öcalan’ın İmralı'da çekilen son fotoğrafı da paylaşıldı. Sürecin ilerleyen aşamasında, Nisan ayında, DEM Parti heyeti Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeye MİT Başkanı İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan katıldı. Görüşmenin olumlu geçtiği bildirildi. Tüm bu temasların ardından, beklenen PKK kongresinin 5-7 Mayıs 2025 tarihleri arasında yapıldığı açıklandı. Kongre sonrası yayımlanan bildirgede, PKK'nın kendini feshettiği ve silahları bıraktığı resmen duyuruldu.Terör örgütü PKK’nın fesih kongresini, silah bırakma kararını, kararın bölgesel etkilerini ve geleceğini, gazeteci ve yazar Faik Bulut ile konuştuk.‘Artık legal siyasete yönelecekler’PKK’nın silah bırakma prosedürünün nasıl olacağını detayları ile belirten Faik Bulut, kadroların büyük bir kısmının ilk etapta Irak’ta kalacağını, Avrupa’ya gitme durumunda Norveç’in gündeme geleceğini ve bundan sonra örgütün mensuplarının legal siyasete yöneleceğini aktardı:‘Artık her örgüt, yerel bazda kendi yolunu çizecek ama bağlantıları kopmayacak’PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası başta Suriye’deki Kürt gruplar olmak üzere birçok örgütün artık yerel bazde kendi yolunu çizeceğini ifade eden Faik Bulut, Suriye’deki YPG/SDG’nin konumunu ise ABD, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan gibi yabancı aktörlerin sağlamlaştırdığını kaydetti:‘İran’ı Irak’tan atmaya, yerine Türkiye’yi ikame etmeye çalışıyorlar’Faik Bulut’a göre PKK’nın fesih süreci sonrası PJAK’ın toplanması olağan bir durum ve İran’a yönelik doğrudan bir hamle içermiyor. Öte yandan Bulut, Batı’nın Irak’ta İran etkisini kırarak bunun yerine Türkiye’yi daha etkin hale getirmeyi arzuladığını da sözlerine ekledi:‘Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın fikri farklı’MHP lideri Devlet Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunun çözümüne yönelik fikirlerinin farklı olduğunu ifade eden Bulut, Bahçeli’nin “Türk İslam” vurgusu ile meseleyi içeride çözmek istediğinin altını çizdi:
i̇ran
fransa
Sputnik Türkiye
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2025
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/07e9/05/0d/1096170050_909:0:3640:2048_1920x0_80_0_0_5afa8b03bf8ee1b10ac15151aae75893.jpgSputnik Türkiye
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, faik bulut, devlet bahçeli, mazlum abdi, i̇ran, fransa, pkk, pjak, kck
аудио, radyo sputnik, radyo, radyo, faik bulut, devlet bahçeli, mazlum abdi, i̇ran, fransa, pkk, pjak, kck
‘Artık her örgüt, yerel bazda kendi yolunu çizecek ama bağlantıları kopmayacak’
16:05 12.05.2025 (güncellendi: 11:10 13.05.2025) Gazeteci Faik Bulut'a göre artık KCK ağı içindeki örgütler, yerel bazda kendi yollarını çizecek. PKK kadrolarının Avrupa'da Norveç'e gidebileceğini belirten Bulut, diğer yandan meselenin çözümü için Bahçeli ve Erdoğan arasında fikir ayrılığı bulunduğunu da vurguladı.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin başlattığı, devletin de "Terörsüz Türkiye" adını verdiği süreç neticesinde terör örgütü PKK, kendini feshetme ve silah bırakma kararı aldı. PKK, geçen hafta toplanan kongrenin ardından yayımladığı sonuç bildirgesinde silahları bıraktığını ve kendini feshettiğini duyurdu. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Umarım bu süreci barışla taçlandırırız" ifadelerini kullandı. İmralı Heyeti üyesi Pervin Buldan ise "Yeni bir dönem başladı" mesajını verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024’te partisinin grup toplantısında "Terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti Grup Toplantısı'nda konuşsun, terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, umut hakkının kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" çağrısında bulundu. Bahçeli’nin açıklamasından sekiz gün sonra, 30 Ekim 2024’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan sürece dair net bir duruş sergileyerek Bahçeli’ye destek verdi. Erdoğan, Bahçeli’nin açıklamalarını “Tarihe not düşen, istikamet çizen” sözler olarak değerlendirdi. Sürecin siyasi boyutu genişledi. 26 Kasım 2024’te, DEM Parti, PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu.
Bu başvuru, İmralı sürecinde ilk somut adım olarak kayda geçti. 27 Aralık 2024’te, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, DEM Parti'nin görüşme talebine olumlu yanıt verildiğini açıkladı. Ertesi gün, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan, İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile 4.5 yıl aradan sonra ilk görüşmeyi gerçekleştirdi. Yeni yılın ilk günlerinde DEM heyetinin adresi bu kez Edirne Cezaevi oldu. Heyet, tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş ile bir araya geldi. Görüşme sonrası Demirtaş, "Bu konularda konuşan herkes tehdit, şantaj ve provokatif söylemlerden uzak durmalı" açıklamasında bulundu.
27 Şubat 2025’te İstanbul’da bir otelde yapılan toplantıda Abdullah Öcalan’ın mektubu kamuoyuna okundu. Mektubunda “Silah bırakma çağrısında bulunuyorum ve bu çağrının tarihi sorumluluğunu üstleniyorum” ifadeleri yer aldı. Ayrıca Öcalan’ın İmralı'da çekilen son fotoğrafı da paylaşıldı. Sürecin ilerleyen aşamasında, Nisan ayında, DEM Parti heyeti Beştepe’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşmeye MİT Başkanı İbrahim Kalın, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan katıldı. Görüşmenin olumlu geçtiği bildirildi. Tüm bu temasların ardından, beklenen PKK kongresinin 5-7 Mayıs 2025 tarihleri arasında yapıldığı açıklandı. Kongre sonrası yayımlanan bildirgede, PKK'nın kendini feshettiği ve silahları bıraktığı resmen duyuruldu.
Terör örgütü PKK’nın fesih kongresini, silah bırakma kararını, kararın bölgesel etkilerini ve geleceğini, gazeteci ve yazar Faik Bulut ile konuştuk.
‘Artık legal siyasete yönelecekler’
PKK’nın silah bırakma prosedürünün nasıl olacağını detayları ile belirten Faik Bulut, kadroların büyük bir kısmının ilk etapta Irak’ta kalacağını, Avrupa’ya gitme durumunda Norveç’in gündeme geleceğini ve bundan sonra örgütün mensuplarının legal siyasete yöneleceğini aktardı:
“PKK, 1990’da Öcalan yakalandıktan sonra ismini yine değiştirmişti. Hatta kendisini feshetmiş gibiydi. Sonra farklı isimler aldılar ama tutmadı ve dönüp eski isme döndüler. Sonra bunu genişletip KCK kurdular. Kürtlerin bulunduğu dört kesimle oluşturdular. Bu isim değiştirme durumu onlar için kolay. Fakat burada önemli olan ilk defa bunların silahı terk etmesi ve silahlı mücadelenin bundan sonra hükmünün kalmadığını, bunun yerine siyasetin öncelik kazandığını söylemeleri. Esas ikna edici nokta bu. Örgütü de ikna eden nokta bu. Ama bu sadece kendilerinin aldığı bir karar değil. İki seneye yakındır Öcalan ile bu görüşmeler oluyordu. Son aylarda iyice hızlandı ve ayrıntılar görüşüldü. Dolayısıyla Öcalan da bildiğim kadarıyla görüştü. Türkiye, oraya bir baskın yapılmaması için Barzani ile görüşmeler yaptı. Talabani’nin partisinin bile haberi olmadı. İran’ın baskın yapma ihtimaline karşı böyle yapıldı. Örgüt bu şekilde dağıldı. Fakat örgütün kendilerine göre siyasi birikimleri var. Bu siyasi birikimlere esas olarak ağırlık verecekler. Görünen o ki artık Kandil’de oturmayacaklar. Kademeli bir durum olacak. Örgüt gitti ama onun bıraktığı miras açısından bakarsak, legal ve illegal alanda bakarsak, bıraktığı bir siyaset var. Bu siyaset yeni bir ivme kazandı silah bırakmayla birlikte. Mesela geçen seneki Nevruz’da Yenikapı’da 500 bin kişi toplanmıştı. Silah bırakma olayı duyulunca ve halk tarafından benimsenince, 1 milyon 200 bin kişi toplandı. Bunun yüzde 80’i de gençti. Her ne kadar adı geçen kitle, örgüte sempati duyuyor idiyse de Hendek olaylarından sonra kendilerini geriye çekmişti. Sadece siyaseten oy zamanı oy veriyorlardı. Nevruz’da toplanıyorlardı. Ondan sonra işlerine güçlerine gidiyorlardı. Örgütün sokağa ve dağa çıkma çağrılarına hiç itibar edilmiyordu.
Fakat artık örgüt silahı bıraktığına göre, gençler, iş adamları, sıradan insanlar, DEM Parti kadroları, örgütün 20 sene içeride yatmış ama dışarıda bulunan mensupları vs. tek noktada birleşti ve bundan sonra yasal siyaset yapacaklar. Biraz bilgiye dayalı bir tahminimi aktarayım. Kandil’de 8 kişilik bir başkanlık konseyi vardı. Geniş bir kadroyla bakarsak 30-40 kişi vardı. Bu muhtemelen konuşulmuştur. Tek taraflı onların niyeti değil. Türkiye de birtakım vaatlerde bulunmuştur. Öcalan da birtakım talimatlar vermiştir. Bunların bir kısmı, ilk etapta Talabani ve Barzani bölgesinde kalabilir. Zaten silah teslimleri Duhok, Erbil ve Süleymaniye’de olacak. Hem Talabanilerin, hem Barzanilerin, hem yabancıların hem de Türk güvenlik güçlerinin nezaretinde üç noktada silah teslimi olacak. Kuzey Irak denilen veya Irak Kürdistanı denilen bölgede silah teslimi olacak. Gömülür mü, depoya mı konulur o teknik bir kısım. Fakat bu dediğimiz kadrolar bir müddet Irak’ın kuzeyinde kalacak. Avrupa da konuşulmuştur ama ilk etapta Avrupa’ya geçmeyebilirler. Belli bir kesim geçebilir. Norveç muhtemeldir. Oslo sürecinde Norveç arabuluculuk yapıyordu. Bence Norveç önemli bir aday. İsveç ve Almanya da olabilir ama bunun için Türkiye’nin rızası ve bilgisi gerekir. Türkiye’nin onayı olmadan olmaz. Türkiye önden haber verir. Bir müddet sonra gidenler olabilir. Sıradan militanlar yani silahlı mensuplar, sayıları 3 bin 5 bin olabilir. Bunlar da Türkiye’ye gelecek. Türkiye de ‘Eğer bunların eli kana bulaşmadıysa normal siyasetten devam edecekler’ diyecektir. Tabii bunlar gelip oturacak değil. Gelip DEM Parti’de çalışabilirler. Veya kendi hallerinde olabilirler. Ama siyaset yapmak isteyen yapacak, istemeyen hayatına bakacak.”
‘Artık her örgüt, yerel bazda kendi yolunu çizecek ama bağlantıları kopmayacak’
PKK’nın fesih ve silah bırakma kararı sonrası başta Suriye’deki Kürt gruplar olmak üzere birçok örgütün artık yerel bazde kendi yolunu çizeceğini ifade eden Faik Bulut, Suriye’deki YPG/SDG’nin konumunu ise ABD, Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan gibi yabancı aktörlerin sağlamlaştırdığını kaydetti:
“Irak’taki PÇDK, İran’daki PJAK, Suriye’de SDG/PYD var. PYD/SDG artık kendi yolunu bulmaya başladı. Buraya fazla karışmayabilirler. İlk açılım süreci Türkiye’nin yanlış hesabından ötürü dışarıya taşındı. ‘İlla bastıracağız, ezeceğiz, silahları gömdüreceğiz’ gibi söylemler vardı gerek Erdoğan’dan gerek Fidan’dan. Onları bir yana bırakırsak Suriye’de devreye kim girdi? ABD girdi, Fransa girdi. Sonradan ama çok hızlı bir şekilde İngiltere girdi. Suudi Arabistan devreye girdi. Suriye’deki Kürtler, uluslararası aktörlerin fazlaca devreye girmesi sebebiyle Türkiye’nin pençesinden kurtuldular. Yani Türkiye Kobani’ye asker yığdı, oradan gireceklerdi. Ürdün’de beş ülke ve yapılanma operasyon odası kurma kararı aldı. Suriye Kürtleri iki taraftan ezilmekten kurtuldu. Zaten sallantıda olan Colani, özellikle Arap Alevilerine yaptığı katliamdan sonra, Mazlum Abdi ile buluşturuldu. Bu iş hem Mazlum Abdi’ye hem Colani’ye yaradı. Suriye’deki Kürtler, Türkiye’nin deyim yerindeyse denetiminde değiller. Türkiye hala oraya karışmak istiyor. Şam-SDG anlaşmaları, Türkiye’nin çok içine sinmiş değil. Arada bir deyim yerindeyse Colani vasıtasıyla müdahale edebiliyor.
Bence orası biraz da Türkiye’den fazla koptuysa dahi KCK gibi network içindedir. Fakat kendi yolunu uluslararası aktörler sayesinde ilerletiyor YPG/SDG. Mümkün olduğu kadarıyla kopmayacaklar ama yol gösterici olabilir. Suriye’deki .çözüm belki gelecekte Türkiye’ye örnek olabilir. Özerklik gibi şeylere takılmıyorum. Adem-i merkeziyetçilik diyorlar. Dürziler de bunu demeye başladı. Suriye’de Hristiyanların, Arap Alevilerin, Dürzilerin, Kürtlerin olduğu bir Suriye, yüzde 80’i oluşturuyor bunlar, Colani çevresi yüzde 10-15, mecburen adem-i merkeziyetçilik yani katılımcı, demokrasiye dayalı ademi merkeziyetçilik öne çıkıyor. Şam’da 34 parti toplandı bir ay önce. Bunların çoğu laik, solcu, demokrat partilerdi. Bunlar da Colani’ye uyarıda bulundular ve diyalog istedi. Malum Kürtler de kendi aralarında toplandı Kamışlı’da. Kendi kurallarını belirlediler. Ama her halükarda ben oranın biraz daha Suriyeci olabileceğini ve uluslararası aktörlerle birlikte yani BAE, Suudi Arabistan, ABD, Fransa, İngiltere gibi aktörlerle devam edebilir. Türkiye’nin tam denetimine giremeyecektir. Türkiye, İncirlik’te de Salih Müslim ve diğerleriyle çatışmama anlaşması yaptı. Türkiye, içine sindiremese de bunu görüyor. Fakat bunun kendisine olumsuz yansımaması için şimdilik Colani üstünden gidiyor. KCK artık fiilen ortadan kalktı. Kadük oldu. PJAK yeniden toplanıyor İran’da. Amerika’nın, İsrail’in İran’a yüklenmesi nedeniyle PJAk ve diğer Kürt partiler toplanıp değerlendirme yapıyor. Her örgüt kendi yerinde kendi kararlarını alıp daha özerk davranacak. Türkiye’deki Kürtler de kendi yollarını çizecekler. Ama birbirlerinden kopmayacaklar. Kopmadan kendi yollarını çizecekler.”
‘İran’ı Irak’tan atmaya, yerine Türkiye’yi ikame etmeye çalışıyorlar’
Faik Bulut’a göre PKK’nın fesih süreci sonrası PJAK’ın toplanması olağan bir durum ve İran’a yönelik doğrudan bir hamle içermiyor. Öte yandan Bulut, Batı’nın Irak’ta İran etkisini kırarak bunun yerine Türkiye’yi daha etkin hale getirmeyi arzuladığını da sözlerine ekledi:
“Bu işin ucu İran’a dayanmıyor. İran’ın şu anda kolu kanadı kırılmış vaziyette. Daha dün İsrail’i ve ABD’yi ‘Cehennemi yaşatırız’ diye tehdit ettiler. Kuşkusuz kediye saldırsanız yüzünüzü tırmayabilir ama İran’ın eski hükmü kalmadı. İran bu son görüşmeleri de bozmaya çalıştı. İran’ı Irak’tan atmaya, yerine Türkiye’yi ikame etmeye çalışıyorlar. Bu, Batı’nın dış dinamiklerinin etkisiyle oluyor. Türkiye’deki görüşmeler de dahil yüzde 80 bu etkiyle oluyor. Şu anda İran’ı Irak’tan tümüyle yani ekonomik olarak, kadrolar, Haşdi Şabi vs. tamamen atmak ve Türkiye’nin etkisini daha geçerli kılmak istiyorlar.”
‘Bahçeli’nin ve Erdoğan’ın fikri farklı’
MHP lideri Devlet Bahçeli ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sorunun çözümüne yönelik fikirlerinin farklı olduğunu ifade eden Bulut, Bahçeli’nin “Türk İslam” vurgusu ile meseleyi içeride çözmek istediğinin altını çizdi:
“İslam şemsiyesi değil, Türk-İslam şemsiyesi diyebiliriz buna. Devlet Bahçeli’nin görüşü ‘Malazgirt Ruhu’ şeklinde. Ben bu tür klişe ifadelere pek aldırış etmiyorum. Geçmişteki kalıplar üstüne düşünürsek problemli olabilir. Anlama güçlüğü çekebiliriz. Devlet Bahçeli’ninki ‘Malazgirt Ruhu’. Peki bu nedir? Ziya Gökalp’in Yeni Mecmua’da yazdığı ‘İslamlaşmak, Türkleşmek, Medenileşmek’ diye bir yazısı vardı. Burada Kürt olanı da inkar etmek yerine ‘Onlar da kardeşimizdir, onlara da yer açalım’ diyorlar. Ziya Gökalp de benzerini yapmıştı. Bahçeli de bunu yapıyor. Erdoğan öyle değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a önerilen, tutar tutmaz bilinmez ama kendisi bunu zaten Neo-Osmanlıcılık açısından taşıyor, şu fikirdir: ‘Biz, Kürtlerin hamisi olarak büyüyeceğiz’ yani Türkiye, Kürtlerin hamisi olursa, bölgenin süper devleti olur. İlk açılım döneminde bir dönem AKP’yi tutan liberal bir kesim vardı, isim zikretmeyeyim. ‘Büyük Türkiye’ makaleleri yazıyorlardı. Bahçeli, ‘Kürtleri içeride tutalım. Kürt yoktur demeyelim. Kürtler vardır, iyidir, anayasal vatandaşlık yeterlidir’ diyerek işi içeride halletmek istiyor. Bence Erdoğan’ın ve diğerlerinin anlayışı ise şu: ‘Biz, Kürtlerle büyürüz’. Çünkü Kürtler piyon olmaktan çıktı, aktör oldu. Türkiye’de de aktörler, Irak’ta da, Suriye’de de. Kürtler kimin yanında durursa onlar kazanıyor. Türkiye, Kürtleri de denkleme koyup büyük Türkiye olmak ve bölgenin süper devleti olmak amacına Erdoğan’ın fikrine göre böyle ulaşabilir.”